İnsanlar size kendileriyle ilgili acı bir olay anlattığında
karşınızda oynanacak bir drama beklemeyin...Filmlerde acı
çeken insan oyunculuğu, yalanı ikna ediciliği ile sunmak
zorundadır. Çünkü o tam bir yalandır...
Gerçekte ise acı, ifadesiz anlatılır. Sıradanmış gibi.
Üzerinden zaman geçmiş ve kabullenilmiştir. Deterministleşen
bir çizgi boyunca takip edilmiştir, uzun bir uğraş sonunda.
Kimse zaten anlamış olduğu bir olay, konu için ikna edici
davranmaz.
Kimse içinde olmayan bir anlamı, dışarıda aramaz...
Çünkü herkes içgüdüsel olarak dışarıya yansıdığını düşünür.
Hepimizin algılarımıza duyduğumuz sonsuz güven gibi...
Bu güvenin sonsuz yanlışlığı gibi, gerçek kusurludur
ve sinema yalanı kusursuzlaştırmaya çalıştıkça
bir yalana dönüşmek zorundadır...
8/28/2015
8/10/2015
Yok Bir Kadın
Gözlerinde bir tarihi arıyordum
kapağı toz bağlamış bir hüznü mesela
incinmenin eşiğinden
mühürlenmiş yalanlarına
çözülmesin desindi
ara ara
tuzlanmış hatıraları anlatsındı sormadan
kaybettiği anahtarları
Gözlerimde bir kadını arıyordu
Hüzün almaz
Mühür işlemez
Sır saklamaz
Serseri
Anahtarsız bir kapı
Kapısız bir mühür
İse
Yok bir kadın
kapağı toz bağlamış bir hüznü mesela
incinmenin eşiğinden
mühürlenmiş yalanlarına
çözülmesin desindi
ara ara
tuzlanmış hatıraları anlatsındı sormadan
kaybettiği anahtarları
Gözlerimde bir kadını arıyordu
Hüzün almaz
Mühür işlemez
Sır saklamaz
Serseri
Anahtarsız bir kapı
Kapısız bir mühür
İse
Yok bir kadın
Etiketler:
yazılarım
Hiç yorum yok:
zaman:
18:02
8/09/2015
Biyoloji
Biliyorum belleği bilmenin bizi kendimizden çıkaracağını...
Biyolojik bilgilerin tanımları yok edeceğini ve yeni bir bilim yaratacağını...
Ben neden sadece tek bir hücreden ibaret değilim?
Chlamydomonas cinsinin bir türü koloni oluşturur. Koloni paylaşımı
sınırlı, aslında birbirinden ayrı hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin
neden biraraya geldiklerini sormakla vücut dediğimiz şeyin neden
varolduğunu sormak aynı şey...Neden biraraya geldiler...Hareket çok
daha kolaylaştı demek mi; bir kayıkta kürek çeken insanlar gibi,
hareket kolaylaşınca beslenmek, avlanmak,ışığa ulaşmak mı kolaylaştı
(Chlamydomonas fotosentetiktir)?
Bu sorular şuna çok benzemiyor mu? Çölde yaşayabilecek bir bitkiyi nasıl
tanımlarsınız? Susuzluğa dayanıklı olmalı, az su ve besin tüketmeli,
bütün bunlar nedeniyle geç büyümeli, su aramak için uzun kökleri
olmalı...Peki soru yanlış değil mi? Kaktüs neden çölde? Çöle nasîl
gitti? Cevabınız doğal seleksiyon olabilir...Çöl ortamı oluştuğunda
o ortamda hayatta kalan bu bitki tipi olmalı, diğer tüm bitki tipleri
çölleşen ortamda yok oldular...
Peki neden bir bitki, bir tilki,bir böcek türü olarak...Neden bir
koloni ya da daha da dayanıklı bir tek hücreli olarak değil?
Bu soruyu sormak da şuna benziyor. Neden hücrelerim birer doku,
hatta organa farklılaştı...Sadece tasarruf, görev daģılımının
yarattığı uzmanlaşma için mi?
Gördünüz mü? Ne kadar kafa karıştırıcı...
Darwin güçlü olan hayatta kalır diyor...Bir bakterinin sizden
daha güçlü ve dayanıklı olduğunu bilmelisiniz. Kıyamet kopsa
umursamazlar. Yaşamdan kaynaklanan organik dediğimiz herhangi bir
varlığa ihtiyaç duymadan hem de...
Güçlü olmak dışarıdan kaynaklı bir değişimi, bir tepkiyi anlatmıyor
mu? Yaşam içsel bir nedenden kaynaklanmalı...Nietzsche'nin dediği
gibi...Yaşam inorganik dünyadan kopuk değil...Biz sadece varlığımızın
değil var olan her şeyin tanımı olmalıyız ya da her şeyin nedeni
aynı olmalı..."Güç İstenci" olabilir mi? Bir nevi atomik kararlılığa
ulaşma çabası...
Sanki daha mantıklı.
Kanser; hücrelerinizin sizin bir parçanız olmayı reddetmesidir...
Bir nevi başlangıç noktamıza geri dönüş gibi değil mi? Belki
mutsuz bir bünyede olmak istemiyorlardır, belki birkaçının ruhu
doğuştan anarşisttir, belki yaşamı yalnız yüklenmeye hevesli
maceraperestlerdir, belki kan damarına yakın gelişmiş bu kütle
sadece içsel dengesini koruyordur, bir nevi tamamlanmak gibi...
Kanserden daha ilginci beynimiz değil mi? Neler çevirdiğinden
emin miyiz? Canım neden birdenbire erik istedi? Hamile kadın
neden aşerer ki? Omurgalılardaki ortak beyin bölümleri otomatik
görevlerle ilgili...Ortaklığı bozduğunu bildiğimiz beyin korteksi,
beyin yarı kürelerimiz, eski beynimizle, otomatik beynimizle
bağlantısız değil...Bilinç apayrı bir yazı konusu olur.
Bizi bir hücreden ayıran bir şey yok. Hatta tüm varlıklardan bile...
Bu yazıyı yazdıran neden de aynı...Biyoloji hakkında yazmıyorum
sanıyorsunuz...Ben asıl ondan bahsediyorum...
Biyolojik bilgilerin tanımları yok edeceğini ve yeni bir bilim yaratacağını...
Ben neden sadece tek bir hücreden ibaret değilim?
Chlamydomonas cinsinin bir türü koloni oluşturur. Koloni paylaşımı
sınırlı, aslında birbirinden ayrı hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin
neden biraraya geldiklerini sormakla vücut dediğimiz şeyin neden
varolduğunu sormak aynı şey...Neden biraraya geldiler...Hareket çok
daha kolaylaştı demek mi; bir kayıkta kürek çeken insanlar gibi,
hareket kolaylaşınca beslenmek, avlanmak,ışığa ulaşmak mı kolaylaştı
(Chlamydomonas fotosentetiktir)?
Bu sorular şuna çok benzemiyor mu? Çölde yaşayabilecek bir bitkiyi nasıl
tanımlarsınız? Susuzluğa dayanıklı olmalı, az su ve besin tüketmeli,
bütün bunlar nedeniyle geç büyümeli, su aramak için uzun kökleri
olmalı...Peki soru yanlış değil mi? Kaktüs neden çölde? Çöle nasîl
gitti? Cevabınız doğal seleksiyon olabilir...Çöl ortamı oluştuğunda
o ortamda hayatta kalan bu bitki tipi olmalı, diğer tüm bitki tipleri
çölleşen ortamda yok oldular...
Peki neden bir bitki, bir tilki,bir böcek türü olarak...Neden bir
koloni ya da daha da dayanıklı bir tek hücreli olarak değil?
Bu soruyu sormak da şuna benziyor. Neden hücrelerim birer doku,
hatta organa farklılaştı...Sadece tasarruf, görev daģılımının
yarattığı uzmanlaşma için mi?
Gördünüz mü? Ne kadar kafa karıştırıcı...
Darwin güçlü olan hayatta kalır diyor...Bir bakterinin sizden
daha güçlü ve dayanıklı olduğunu bilmelisiniz. Kıyamet kopsa
umursamazlar. Yaşamdan kaynaklanan organik dediğimiz herhangi bir
varlığa ihtiyaç duymadan hem de...
Güçlü olmak dışarıdan kaynaklı bir değişimi, bir tepkiyi anlatmıyor
mu? Yaşam içsel bir nedenden kaynaklanmalı...Nietzsche'nin dediği
gibi...Yaşam inorganik dünyadan kopuk değil...Biz sadece varlığımızın
değil var olan her şeyin tanımı olmalıyız ya da her şeyin nedeni
aynı olmalı..."Güç İstenci" olabilir mi? Bir nevi atomik kararlılığa
ulaşma çabası...
Sanki daha mantıklı.
Kanser; hücrelerinizin sizin bir parçanız olmayı reddetmesidir...
Bir nevi başlangıç noktamıza geri dönüş gibi değil mi? Belki
mutsuz bir bünyede olmak istemiyorlardır, belki birkaçının ruhu
doğuştan anarşisttir, belki yaşamı yalnız yüklenmeye hevesli
maceraperestlerdir, belki kan damarına yakın gelişmiş bu kütle
sadece içsel dengesini koruyordur, bir nevi tamamlanmak gibi...
Kanserden daha ilginci beynimiz değil mi? Neler çevirdiğinden
emin miyiz? Canım neden birdenbire erik istedi? Hamile kadın
neden aşerer ki? Omurgalılardaki ortak beyin bölümleri otomatik
görevlerle ilgili...Ortaklığı bozduğunu bildiğimiz beyin korteksi,
beyin yarı kürelerimiz, eski beynimizle, otomatik beynimizle
bağlantısız değil...Bilinç apayrı bir yazı konusu olur.
Bizi bir hücreden ayıran bir şey yok. Hatta tüm varlıklardan bile...
Bu yazıyı yazdıran neden de aynı...Biyoloji hakkında yazmıyorum
sanıyorsunuz...Ben asıl ondan bahsediyorum...
Etiketler:
yazılarım
Hiç yorum yok:
zaman:
16:56
8/04/2015
kemik
güzel bir beden
sırtlan iştahı
salyana doğru
kustuğu kemikler
dökme altından
eksikliği
Ve o kendi
etini
giyinmek ister
sırtlan iştahı
salyana doğru
kustuğu kemikler
dökme altından
eksikliği
Ve o kendi
etini
giyinmek ister
Etiketler:
yazılarım
Hiç yorum yok:
zaman:
07:37
Oyun
Otobüsteyiz...Kız kardeşim, bir oyun oynayalım, diyor.
Ellerimizi birbirine kavuşturuyoruz.
Benim sağ baş parmak üstte...
Ellerime bakıyorlar...
Yine farklıyım ve lanet,
fark edilmekten usandım...
Ellerimizi birbirine kavuşturuyoruz.
Benim sağ baş parmak üstte...
Ellerime bakıyorlar...
Yine farklıyım ve lanet,
fark edilmekten usandım...
Etiketler:
yazılarım
Hiç yorum yok:
zaman:
07:29
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)