6/09/2019

Başka Zamandan Bir Mektup ve Kitaplarda Konuşmak

Sevgili Paula;

Söz verdiğim gibi yazıyorum ama senin mektubunu bekledim önce.
Tabii sen de herkes gibi peşin kararlar verip uygulamıyorsun anladığım kadarıyla.
Her neyse, bunu uzatmaya niyetim yok. Sanırım bir mektup arkadaşımın olabileceği
düşüncesi bile sırf yazma isteğimi kamçıladığı için güzel geliyor. Bu, kırgınlıkla
unutulmayacak kadar güzel.
Seine Nehri kıyısında uzun yürüyüşlerim devam ediyor. Annemin dikiş,
piyano, latince derslerinden kaytardığım zamanlardaki yürüyüşlerimden ve o hep
içimde var olan iç sıkıntımdan bahsediyorum. 20'lerindeki genç hanımların yüzle-
rindeki çapkın gülücüklerle kendilerine uygun bir talip aradıkları, anneleriyle
ya da dadılarıylayken üstelik, çapkınlıkları neden ilgimi çekmiyor? Ah Sevgili Paula..
Tam bir iç sıkıntısı...Daha geçen gün Adrian'laydım. Bana bitimsiz aşkından bahsedip
durdu...Vurgularla...Onun abartılı tavırlarını bilirsin. Sesini hiç olmadık bir
kelimede yükseltiverir. Hayatın içindeki abartılı oyunculuğunu izlemek bana komik
geliyor. Alkışlayacak bir dolu elim olmadığını, beni bu yolla yok saydığını, samimiyet-
sizliğini gördükçe ondan tiksindiğimi görmezden gelerek, bu yolla kendini unutturmaya
çalışarak debelenmesi bir muamma. Ah aşığım, seviyorum, seviyorum...Söylesene Paula
bu kadar çok sözcüğe neden ihtiyaç duyar insan. Üstelik Adrian'ın beni sevmediğini
bal gibi biliyorum. 40'larında bir adamın herhangi bir kadını sevmekten başka çıkar bir
yolu var mıdır? Hayatı sevmek olmalı bu ya da sonrasını. Ama ben de yitirdiklerimi
seviyorum, herkes gibi. Sanırım henüz onun kadar kaybetmedim, aramızdaki tek fark bu...
Kaybetmek...Belki de kaybettim...Neden işveli gülümseyişlerle bir delikanlıyı kendime
aşık etmiyorum? Neden annemden gizli her gece merdivenleri gıcırdatmamaya çalışarak
dışarı çıkıp saatlerce geceyi izliyorum? Bu yıllara ait olamam...
Elimdeki iğne izleri artık geçmiyor biliyor musun? Üst üste, üst üste.
Çeyizimi hazırlamaya uğraşıyoruz annemle, günlerce. Ne için, bir lordun ya da bir
subayın sandığını, yatağını süslemek için tabii ki. Kadınların boş kalamaması ilginç.
Sürekli bir uğraş içindeyken nasıl düşünebilir insan. Kafanı tavana çevirip saatlerce
düşünebilme lüksü, bir düşünsene Paula, ne doğurgan olmalı. Geceleri benim gibi yıldızları
izleyen birinin dünyanın yuvarlak olduğunu söylemesi, Mağriplerde bir köyde yaşayan
çocuğun kendini Fransız lejyonunda bir asker olarak hayal etmesi.............gibi
bilgi sezgiseldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder